Ekonomist Dergisi

BigBiz Danışmanlık Kurucu Ortağı Banu Güney Arıduru Ekonomist Dergisinin Franchising sektörü ile alakalı yönelttiği soruları cevapladı.26 Ağustos tarihli Ekonomist Dergisinde Türkiye Franchise pazarının ulaştığı Pazarın yıllık hacminin 35 milyar dolar civarında olduğunu belirten Arıduru bu hacmi yaklaşık 1.900 zincir mağaza ve bunlara ait 50.000 civarında şubenin franchising sistemi içinde gerçekleştirdiğini ekledi.

Arıduru röportajda şu konulara ağırlık verdi: “Franchising sistemi özellikle son 10 yılda daha fazla tercih edilir hale gelmiştir.Pazarın ulaştığı büyüklüğün daha büyük bir ivmeyle artacağına inanmaktayım. Zira; bilindiği gibi; Franchising sisteminde standartların keskinliği en önemli noktadır. Franchising sistemi bu aşamaya gelmiş markaların, farklı noktalara yayılması ve bu noktalarda kolayca uygulanıp , kolay denetlenebilir hale gelmesi sayesinde müşterilerin ürünve/hizmeti Türkiyenin her yerinde aynı kalitede bulmasını sağlayan bir sistemdir. Bu nedenle hem müşteri hem de yatırımcı açılarından gittikçe daha fazla tercih edilmekte olup, bu özelliklerinden dolayı daha da fazla büyüyecektir.Şu an itibariyle franchise/bayilik veren bin 471 marka bulunmaktadır.

Herzaman olduğu gibi Gıda sektörü birinciliğini korurken, hemen ardından eğitim, emlak ve hizmet sektörü gelmektedir. Gıda sektörü krizlerden daha az etkilenmesi ve yatırım geri dönüş süresinin kısa olması nedenleriyle daha çok ön plana çıkmaktadır.

Bu yılın 2. Yarısı ve 2013 yılında yıldızı parlayacak sektörler: Gıda sektöründe pizza ve hamburger markaları , Eğitim sektöründe dil okulları ve kurslar en çok tercih edilenler arasında olacaktır ve 2013 yılında da bu sıralamanın bozulmayacağını düşünmekteyim. Franchising sisteminde markaların daha çok tercih edilmelerinin nedenlerinin başında bu firmaların uzun zamandır franchising sisteminin içerisinde olması, yabancı markaların ağırlığı taşıdığı fast-food sektöründeki 9.000’e ulaşmış franchisee sayısı gelmektedir. Ayrıca markalarından uzun süredir bu sistem içinde yer almalarından dolayı başarılarını kanıtlamış olmaları da büyük bir etkendir.

1986 yılında McDonald’s ve ardından Domino’s Pizza ile Türkiye Franchising sistemiyle tanıştı. Dolayısıyla sistemin yayılması bir süreç aldı. Ancak artık faydalarının anlaşılmış olması, yabancı markaların sistemlerini Türkiye’ye iyi uyarlamaları sonucunda , başarılarını Türkiye’de de kanıtlamış olmaları yatırımcıları bu az riskli sisteme dahil olmaya teşvik etti. Bu geçiş sürecinde en büyük zorluk Franchising sisteminin bayilik sistemi ile karıştırılmasında yaşandı. Franchising sistemi yatırımcı adayının bir sistemin kuralları içerisine girerek oradaki kurallara uygun hareket etmesini gerektirir. Buna uyum sağlamak da yaşanan gecikmeler sistemin hızla büyümesini engelledi. Ancak kurallara ve standartlara uyuldukça markaların büyümesi dolayısıyla da yatırımcının da büyümesi, sistemin daha iyi anlaşılmasına neden oldu. Bu sayede Türk insanı her sektörde standartları daha da yükselen hizmet/mal/ürün almaya başladı. Artık sadece yabancı markaların değil Türk firmalarının markalaşma ve Franchising sistemi içinde kurumsallaşmaya yönelik profesyonel çalışmalarının arttığı gözlenmektedir. Bu konudaki başarılı örnekler sayesinde kendi markalarımız da yurtdışına açılmaya başlamışlardır.” dedi.